Yapım : 2008, UK
Yönetmen : Mike Leigh
Süre : 118 dk
Filmekimi'nin son filmi, kapanışı sırıtan bir suratla yaptırdı. Daima Mutlu, bana biraz klasik Şaban filmlerini de anımsatsa da dialogları farklılığı yaratıyor. Yine de başroldeki Sally Hawkins'in garip kıkırtısından sonra gelen iç çekişi bana Kemal Sunal'ın klasikleşen gülüşünü de hatırlatmadı değil.
Filmimizin kahramanı Poppy, herşeyle dalga geçen ve keyfini hiçbir şeyin bozamayacağı bir ilkokul öğretmeni rolünde. Hatta o kadar da zevzek ki kendisinin bir yerde söylediği "Ben de bu kadar çocuğu bana emanet ettiklerine inanamıyorum." cümlesi tam cuk oturuyor sizin düşüncelerinize.
10 yıllık ev arkadaşı Zoe de bir ilkokul öğretmeni. Birlikte Afrika ve Güneydoğu Asya'daki birçok ülkeyi gezip öğretmenlik yapmışlar, bu da ilişkilerini çok güçlendirmiş. Hatta Zoe, Poppy'e öz kardeşi Suzy'den bile yakın geldi bana. Filmi izlemiş veya izleyecek olanların bu kardeş Suzy'nin yürüyüşünün ve konuşurken çenesinde oluşan kırışıkların iğrençliğine dikkatini çekmek isterim.
Poppy'nin bisikleti çalınınca ehliyet almaya karar veriyor ve bunun için bir direksiyon eğitmeniyle anlaşıyor. Direksiyon eğitmeni Scott'ı canlandıran Eddie Marsan, ilk görüşte bana klasik tüküre tüküre küfreden öfke problemli Liverpool holiganını hatırlattı. Filmde de oldukça problemli bir adamı canlandırıyor; bir kere temizlik manyağı ve takıntılı. Ayrıca kendisine dokundurmayanlardan. (Don't touch me!!) İnsanların çok kaba olduğunu düşünüyor ve öfke problemi var. Ha, bir de bence deli. Dikiz aynası ve yan aynaların oluşturduğu üçgeni mistik birşeye benzetiyor (Adını unuttum.) ve üçgenin tepe noktasını oluşturan dikiz aynasına Enraha adını vermiş. Arabada bulundukları her 1 dakika başına 8 kere Enraha dediğini duyabiliyorsunuz. Ama bu sizi sinir etmek yerine vurgusu yüzünden kıkır kıkır güldürüyor, en azından bende böyle oldu.
Başlarda birbirleriyle pek anlaşamaz bu ikili, aslında durum tam olarak Poppy'nin Scott'la eğlenmesi, Scott'un ise Poppy'e uyuz olmasıdır. Zamanla görürüz ki Scott, bu uyuzluğun altında Poppy'e abayı yakar ve bundan onun topuklu çizmelerini, dekoltesini, sürekli gülmesini, aslında Poppy'nin yaptığı hiçbir şeyi ciddiye almamakken kendisiyle dalga geçmesini sorumlu tutar. Bu sahnelerde de filmin drama kısmını görürüz.
Bu arada bir flamenko kursuna katılır Poppy. Filmin ilerleyişinde etkisi olan bir olay olmasa da flamenko öğretmenlerinin duygusal boşalması izlemeye değerdi.
Yalnız takılan Poppy ve Zoe, neredeyse birbirlerine sulanacak durumdayken Poppy Tim ile tanışır. Kendisi kadar zevzek olmasa da ona ayak uyduracak düzeyde şebek olan bu maviş gözlü adamla da filmimizi mutlu sona ulaştırırız. (Hayır evlenmiyorlar, mutlu sondan evliliği anlayan sevgili okuyucular)
Yer yer Poppy'e gıcık kapsam da çok eğlendiğim ve güldüğüm bir filmdi. Ama şu bloddy British aksanı yok mu, off!
Filmin web sitesinden trailerını da izleyebilirsiniz.
IMDB Puanlaması : 7,1/10
La Santa Roja Puanlaması : 7/10