3 Kasım 2008 Pazartesi

21

Orjinal Ad : 21
Yapım : 2008, USA
Yönetmen : Robert Luketic
Süre : 123 dk

21, diğer adıyla Blackjack, şansımın asla yaver gitmediği oyunlardan biri. Bunda, 21'i anca facebook uygulamalarında oynamış biri olmamın da etkisi büyüktür elbet. Pokere bayılırım, iyi de oynarım hani, efendim bataktır, kingdir elimden geldiğince oynarım, ama bu 21'de şansım bir türlü yanaşmadı bana. Sebebi olayın şansta bitmemesiymiş.
Cnbc-e dizilerinden, eski kumarhane filmlerinden filan "kart sayma" diye birşeyi hepimiz duymuşuzdur. İllegal olmamakla birlikte, kameralara kart sayarken yakalanırsanız dişleriniz elinize verilip Vegas'a bir daha dönememek üzere kapı dışarı edilirdiniz bu filmlerde, dizilerde. Filmimiz 21'deki hikaye de bu temel üzerine kurulmuş.

Başrollerden birinde 21 yaşında bir nerd olan Ben var. Ben, klasik bir loser'da olması gereken tüm özellikleri taşımasına rağmen (Derslerde üstün başarı, MIT'de 4,00 not ortalaması, diğer nerd arkadaşlarıyla bir seneden uzun süredir üzerinde çalıştıkları robot projesi, sınıflarda hocalarının dikkatini çeken parlak zekası, hımbıl yürüyüşü, hoşlandığı hatunla konuşamaması vb.) tipik bir nerde yakışmayacak şekilde yakışıklı. Ben beğendim Allah için. Zaten hem nerd hem de tipsiz olsaydı karakterin filmin ilerleyen sahnelerinde yaşayacağı değişime uymazdı.
Neyse efendim, bu Ben kardeşimiz nerd nerd yaşarken olasılıkla ilgili bir derste profesörü Micky Rosa'nın (ki kendisini Kevin Spacey canlandırmakta) dikkatini celbeder. Bu ilginç profesör, zehir öğrencilerinden oluşturduğu 5 kişilik bir gruba kart saymayı öğretip Vegas'ta paraya para dememe planlarındadır. Gruptan 1 kişinin ayrılmasıyla, ki bu kişi de Google'da iş bulup ayrılmıştır ve aradaki dialoglardan Google'da çalışmanın Vegas'ta voleyi vurmaktan bile karlı olduğunu duyarız - Ahh ahh!-, profesör bu boşluğu Ben'in doldurmasını ister.


İlk başta bu teklife direnen Ben, saatine $8 aldığı giysi mağazasındaki işine ve MIT'deki eğitim hayatına devam etmeye niyetlidir. Fekat Harvard Tıp'a girmek en büyük hayalidir ve bunun çin de $300,000'a ihtiyacı vardır. (Çüüşş ebeninki) Bunun için Robinson bursuna başvursa da değerlendirmeyi yapan adam Ben'e, CV'sinin çok etkileyici olduğunu fakat aynı etkileyicilikte CV'lere sahip olan 76 aday daha bulunduğunu ve Ben'in kendisini heyecanlandıracak birşeyler yapmış olması gerektiğini, bursu ancak bu şekilde alacağını söyler. Hayatı kitaplar ve bilgisayarlar arasında geçen Ben'in elbette ki heyecan verici bir hikayesi yoktur, bu yüzden son şans olarak profesörün takımına katılır.

Her fırsatta Harvard için gereken $300,000 toplayınca bu işi bırakacağını söylemektedir. Profesörün takımındaki diğer 5 öğrenciyle birlikte oldukça profesyonel bir takım oluştururlar; kimisi masalarda oyunun gidişatını kontrol edip uygun el oluştuğunda birtakım şifrelerle büyük oyuncuyu masaya çağırırken kimisi ne zaman uzaklaşılması gerektiğini takip eder. Bilin bakalım büyük oyuncu kimdir? :)


Profesörün filmin başlarında Ben'e söylediği bir cümle, aslında olayın ana fikrini de özetliyor. "Biz burada hesap yapıyoruz, kumar oynamıyoruz. Asla duygularına yenilme, asla kumar oynama." Peki bu sözü söylerken kazanmanın çekiciliğinin ve paranın insana kazandırdığı aşırı kendine güvenin ne problemler yaratacağının farkında mıydı? Şüphesiz...

Ben kendimi bildiğim için kollu makinelerin dahi yanına yaklaşmam. Kumar benim sonumu getirebilecek az sayıdaki şeyden biridir, biliyorum. Kazandıkça hırslanan, kaybettikçe daha da hırslanan, haydan gelen huya gider mantığıyla asla artıya geçemeyen biriyim. Anca bulaşık yıkamasına ya da salata yapmasına oynayabilirim. Kişinin kendini bilmesi iyidir. Keşke bu arkadaşlar da bilselermiş kendilerini :p
Temposu düşmeyen, eğlenceli ve süprizli bir film. Ters köşeye yatırmalardan pek haz etmesem de bu o kadar da ters bir köşe değil. Kart sayma işinin mantığını hala anlayamamış olmam da benim bu işlerden uzak durmamı söyleyen bir işaret olsa gerek. Yoksa ne eksiğim var benim Ben'den!

IMDB Puanlaması : 6,8/10
La Santa Roja Puanlaması : 7/10

4 yorum:

turumcu dedi ki...

Benim bu filmden aklımda kalanlar (seninkilerden pek farklı değil ama yine de yazayım):
1) Google'da çalışmak turnayı gözünden vurmaktır, ne yap et ya orda iş bul ya da orada çalışan biriyle evlen!
2) Amerika'da tıp okumak sağlam kafa ve sağlam cüzdan ister. Parasız eğitimin gözünü seveyim.
3) Bu filmdekiler nerd değil de geek modunda bence. Ama hangisi olursa olsun, iyice tanımadan güvenme :)

Filmin gerçek hayattaki bir olaydan esinlendiği söyleniyordu, bilmem doğru mudur.

La Santa Roja dedi ki...

Ben de gerçekten esinlenildiğini okumuştum, mümkün gibi duruyor. İnanılması en zor konu Vegas'ta yaşanılanlar fln değil de bir Harvard Tıp'ın $300,000 maliyetinin olması bence!

(Süper)Cem dedi ki...

Bence zaman geçirmeye yarayacak standart bir film. Olayı ilginç ve izlenebilir kılan tek şey Kevin abimizdir ahaha Ayrıca ismini hatırlayamadığım güvenlik sorumlusu abi de sağlam karakterdir. Neyse.

La Santa Roja dedi ki...

Morpheus o :)