10 Mart 2009 Salı

Kan Dökülecek




Orjinal Ad : There Will Be Blood
Yapım : 2007, USA
Yönetmen : Paul Thomas Anderson
Süre : 158 dk

MovieMax tanınmış ve nispeten yeni filmleri yayınlamaya devam ediyor fakat tanınmış demek iyi demek değil, bunu da unutmamak lazım. Zira hayatımın en sıkıcı film deneyimlerinden birini yaşattı bana sağolsun.

Arazisinde petrol bulan Daniel Plainview'ın kurnaz yatırımlar sayesinde küçük bir petrol üreticisiyken bir petrol devine dönüşmesini konu alan film o kadar dağınık, o kadar temasızdı ki başından sonuna kadar "Ben ne kaçırıyorum" tedirginliğiyle takip ettim. Boru değil 11 Oscar adaylığı, 2 de ödülü vardı da ben neden kim, ne, neden, nasıl diye kaybolarak izliyordum filmi? Benim cahilliğim diyemeyecek kadar sinema tecrübem ve zevkim var Allah'a şükür...


Oğlu ve aynı zamanda "ortağı" H.W. ile çeşitli yatırımlar yapan ve bizzat kendisi petrol kuyularının kazılmasında çalışan Daniel'a bir gün evlerinin bulunduğu arazide petrol olduğunu söyleyen bir tıfıl gelir. Bu bilgi karşılığında $500 istemektedir. Başka şüphe duyan Daniel, aynı bölgede büyük bir petrol devinin de toprak almaya başladığını duyduğunda tası, toprağı ve oğlunu toplayıp bölgeye gider. Bilgiyi satan elemanın ailesi olan Sunday'lerin arazisine bıldırcın avlama bahanesiyle giren Plainview ailesi, burada yüzeyden çıkan petrolü görür ve araziyi kiralar. Ailenin 2.oğlu ve aynı zamanda kasabanın rahibi Eli Sunday, bu kiralama sırasında petrolden haberi olduğunu söyleyerek pazarlığı kızıştırır. Burada Eli'ın naif bir din adamı olmaktan çok açıkgözlü ve hırslı bir kapitalist olduğunu da farkederiz.

Sunday çiftliğinin yanı sıra çevredeki diğer arazileri de yavaş yavaş ele geçiren Plainview, kısa zamanda çok çılgın bir petrol rezervi bulur fakat bu sırada gerçekleşen bir kaza sonucu oğlu sağır kalır. Oğlunu paketleyip bir okula gönderen Daniel'ı, kardeşi olduğunu söyleyen bir adam ziyaret eder ve onunla çalışmaya başlar. Oğulsuz kalan Daniel, yeni partneri olarak bu sonradan çıkan kardeşi seçer. Fakat bir müddet sonra bu kardeşin bir sahtekar olduğu ortaya çıkar, Daniel bu aldatmayı affetmeyecektir. Bu arada rahip Eli da bölgede petrol çıktığı takdirde kiliseye verilmesi konusunda söz aldığı $5000'ın peşine düşer fakat Daniel'ın gazabına uğrar, aşağılanır ve kovulur. Oğlu ve yalan da olsa kardeşini kaybeden Daniel, iyice kafayı yemiş durumdayken elindeki petrol kaynaklarını satın almaya çalışan petrol devleriyle de takışır. Tren rayları bu petrol devlerinin kontrolünde olduğundan elinde galonlarca petrolle kalakalma tehlikesiyle karşılaşan Daniel, bir petrol boru hattı döşemeye karar verir. Bu hattı yaşlı ve inatçı bir köylünün arazisinden geçirmesi gerekmektedir fakat köylünün şartı Daniel'ın kiliseye katılması ve vaftiz edilmesidir. Bir boru hattı için kiliseye boyun eğen, Eli'ın istediği parayı veren Daniel, dalga geçtiği bu vaftiz sırasında oğlunu kendisinden uzaklaştırmış olmanın suçluluğunu duyar ve H.W.'yu özel bir öğretmen ile yanına aldırır.

H.W. (Bu neyin kısaltması filmde hiçbir yerde geçmiyor, iyi mi) bu terkediş yüzünden babasına kırgındır ve görünen o ki aralarındaki ilişki bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır. Sağır oğlu ve aile şirketiyle yürrü ya kulum takılan Daniel, yıllar içinde artık bir petrol devi olur. Yıllar sonrasına gittiğimizde oğlu kendisinden ayrılıp yeni bir petrol şirketi kurmak istediğini söylediğinde Daniel onun gerçek oğlu olmadığını ve bir sepette bulunmuş bir yetim olduğunu söyleyip kovar ve gene yalnız kalır. Huysuz bir ihtiyara dönüşmüş olan Daniel, Eli'ın ziyaretiyle içinde manyağı tamamen ortaya çıkaracak ve nerden geldiğini anlayamadığım öfke krizi ikisi için de geri dönülemez sonuçlar doğuracaktır.


Sivilceli suratlı Eli ne kadar antipatikse Daniel Plainview da o derece uyuzun önde gideni bir karakter. Bende bu güçlü duyguları oluşturabildiklerine göre oyunculuk başarılı ve Daniel Day-Lewis En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını boşu boşuna almamış. Ama film seçiminde bu kadar titiz davranan oyuncu, böylesine havada kalan, ayakları yere basmayan, tabansız ve temelsiz bir öyküyü neden seçmiş anlayamadım. imdb'de bu kadar yüksek puanı nasıl almış onu hiiiç anlayamadım, bir Dünyayı Kurtaran Adam vakası söz konusu olsa gerek.
Çok uzun, çok sıkıcı!!

IMDB Puanlaması : 8,3/10
La Santa Roja Puanlaması : 5/10

7 yorum:

Sera dedi ki...

aynı şeyleri düşünmüşüz. eziyet gibi bir filmdi. genelde eleştirmenlerin beğenileriyle kendi beğenilerim tutar ama bu sefer tutmamıştı. no country for old men vardı bi de buna rakip olarak o zaman. no country de başyapıt falan değildi ama bunun yanında muazzam bir film hissiyatı yaratmıştı bende.

La Santa Roja dedi ki...

No Country For Old Men bununla karşılaştırıldığında çölde vahaydı bence de!

Sera dedi ki...

kesinlikle öyleydi. demek ki bu konuda hemfikir olduğum insanlar da varmış :)

Canselmo dedi ki...

Piii, mis gibi filmi n'apmışsınız La, Santa Roja hanım! Ben de çevremden ve internetten duyduklarımdan sonra çok sıkıcı olacağını düşünmüştüm, aksine hastası olmuştum. Ağzım açık izlemiştim. Emperyalist sistemin insanı neye çevirdiğinden tut, din mevzusunun ikiyüzlülüğüne kadar birçok güzel alt metin işliyordu diye hatırlıyorum. Hatırlıyorum çünkü epey oldu filmi izleyeli, LöL!

Neyse, farklı görüşlere saygımız var elbet. Herkes aynı filmleri beğenecek diye bir kaide yok tubby key diyerek imdb'de gördüğüm şu sloganımsıyı yazmak istiyorum sizin fikrinize katkısı olsun diyerekten barışçı olduğumu göstermek amacı ile:

There Will Be Yawning

La Santa Roja dedi ki...

La, Canselmo ne güzel bir sloganımsı o öyle :)
Değişik fikirlere her daim saygımız var yahu.

Sinan Kolat dedi ki...

Filmi izleyeli baya oldu aslında ama benim de gayet hoşuma gitmişti. Ben özellikle kilisedeki bir sahneden baya etkilenmiştim, yamulmuyosam kavga ediyorlardı ama tam hatırlayamadım. Genel olarak görüntüleri güzel bir filmdi, pek de sıkılmamıştım. Ama bende sabır çok ya, ondan da olabilir

La Santa Roja dedi ki...

Bana uygun değil valla :)