14 Mayıs 2009 Perşembe

X-Men Başlangıç : Wolverine





Orjinal Ad : X-Men Origins : Wolverine
Yapım : 2009, USA
Yönetmen : Gavin Hood
Süre : 107 dk

Filmi değerlendirmeden önce X-Men altyapım hakkında azıcık bilgi vereceğim ki yorumlarımın ayakları yere basar olsun.
Yaş kaç hatırlamasam da uzun bir süre X-Men çizgi filmlerini izledim. Birinci ve ikinci sinema filmini de kaç kere seyrettiğimi hatırlamıyorum, alçak Digitürk yayınlıyor işi gücü olmayan La Santa Roja izliyor durumu. Her zaman için söylemekten utandığım bir konu olan çocuklukta çizgi roman okumamış olmam neticesinde Wolverine'in asıl hikayesini bilmesem de sinemaya birlikte gittiğim arkadaş konu hakkında yeterince donanımlıydı ve ondan kopya aldım, itiraf saati.

Dediğim gibi, orjinal hikayeyi bilmeyen biri olarak benim için bile havada kalan ve eksik yerleri olan bir filmdi X-Men Başlangıç : Wolverine. Hugh'un varlığı bile pek kurtaramamış, o derece vahim. Filme gelirsek...

Xavier'in bile en çok saygı duyduğu mutant olan Wolverine'in tıfıl hallerine tanık olmakla başlıyoruz filme. Bilmeden öz babasını öldüren Logan ve abisi Victor evden kaçıp o savaş senin, bu savaş benim ülkelerine hizmet ederken karşılarına çıkan William Stryker, onları mutantlardan oluşan bir gruba dahil olmaya ikna eder. Böylece ülkelerine çok daha iyi bir şekilde hizmet edebileceklerdir. Bu grupta yer alan mutantlardan spesifik olarak birini - baş harfi Deadpoll- bana verseler derhal yiyebileceğimi araya sıkıştırarak filmimize kaldığımız yerden devam edelim. (Sakin ol La Santa Roja, ayıp aaa) Değişik değişik güçleri olan bu mutantlarla birlikte William Stryker'ın gösterdiği hedeflere saldıran bu güruh, tahmin edilebileceği üzere acayip güçlüdürler. Derken Logan saldırdıkları hedeflerin hiç de düşman olmadığını, ülkesine hizmet ettiğini düşünürken kandırıldığını anlayıp gruptan ayrılır. İki kardeşin yolları da böylece ayrılmış olur.


Yaklaşık 5 yıl sonrasına gittiğimizde Logan'ın bir dağın tepesinde daş gibi bir ilkokul öğretmeniyle yaşayıp evcilik oynayarak ve ormancılık yaparak geçimini sağladığını görürüz. Derken bir gün General Stryker'ın ortaya çıkmasıyla bu rüya sona erer, zira General birinin eski takımdaki herkesi teker teker avladığını söyler. Logan'ın ilk sorduğu "Victor iyi mi?" olur, kardeş yüreği işte. Amma ve lakin zaten herkesi teker teker öldüren kişi Victor'dur ve bu ayı/kaplan/gergedan/cadı karışımı mahluk Logan'ın sevgilisi Kayla'yı da öldürür. Ha bu arada, Logan'a Wolverine adını veren kişinin de Kayla olduğunu öğreniriz, romantik bir hikaye neticesinde. Sevgilisi öldürülen Logan bağırır çağırır aboov delirir ve Victor'u bulur. Victor bizim oğlanı bir güzel pataklar, bunun üzerine Logan da General'den gelen yenilmez olma önerisini kabul ederek çok tehlikeli Weapon X deneyine katılmaya razı olur. Amacı kardeş katili olup Kayla'sının öcünü alabilmektir. Logan'ın iyileşme özelliğinden yararlanarak bütün kemiklerini adamantiyum ile kaplarlar. Çizgi romanda bütün kemiklerin çıkarılıp yerine adamantiyum iskelet yerleştirildiğini söyledi arkadaş, filmde bu biraz fazla kanlı olacağından ve Saw'a kaçmamak için değiştirilmiş olsa gerek. General Logan'ın tüm zihninin silinmesini ve onu bir adaya götürülmesini emredince bizimki deneyden uyanır, bağırır çağırır aboov delirir ve kaçar. Bu arada Logan artık Wolverine ismini kullanmaya başlamıştır, asker künyesine bu adın yazılmasını ister.


General'den kaçarken bir yandan da onun bahsettiği adanın ne ve nerede olduğunu öğrenmeye çalışan Wolverine, eski takım arkadaşlarından Wraight'in gönüllü ve Fred The Blob Dukes'un gönülsüz yardımıyla ada ile ilgili bilgiyi oradan kaçan bir mutant olan Remy LeBeau'dan öğrenebileceğini öğrenir. Bu arada Victor'un da General'le birlikte çalıştığını ve adayı yönettiğini öğrenir ve tam bir darbe yer. Gidip Remy'i bulur ki bu noktada amma gerizekalı bir Remy karakteri çizildiğini söylemeden geçemeyeceğim. Wolverine Victor'la kapışırken hoop zıpçıktı gibi atlıyor zıplıyor tepelerden sopasıylan, adan senle mi uğraşsın ayıdan bozma abisiyle mi?! Kıro! Ayrıca bu kadar karizma, bu kadar yenesi bir kapasitesi olan karakter bu kadar itici yapılabilir, bravo senaristler.


Neyse efenim Remy denen zıpçıktı Wolverine'i adaya ulaştırır, Wolverine bir bakar enee Kayla yaşıyor. Meğerse bu Kayla denen hatunun kardeşi General'in elinde olduğundan o ne derse yapmaktaymış. Hatta Kayla da dokunduğu kişileri etikisi altına alıp istediklerini yaptırabilen bir mutantmış! "Bütün aşkımız yalanmış, beni de mi kendine böyle bağladın" diye dövünen Wolverine Kayla'ya gözleriyle kahpe dedikten sonra çekip gitmeye yeltenir ama Victor'un kızın boğazına sarılmasıyla hop geri dönüp Bırak lan kızı der.

Dövüşürler mövüşürler, ortalığı kırıp dökerler, sonra Wolverine'le Kayla gidip adada tutulan mutantlar bebeleri kurtarırlar ama bu sırada General'in bütün mutantların genlerini kullanarak yaptığı eski Deadpoll, yeni Weapon XI'le karşı karşıya gelirler. Eski günlerdeki gibi iki kardeş sırt sırta verip bu ucubeyi (Sana ucube dediğime inanamıyorum Ryan Reynolds. Özür dilerim, gel öpeyim barışalım) yenerler.

Bu arada veled mutantlar Xavier'in gemisine binerek kaçarlar (Xavier heryerde), Kayla vurulur ve ölür, Victor kaçar, o.ç. General Wolderine'i kafasından adamantiyum kurşunla vurarak hafızasını kaybetmesine neden olur. Filmin sonunda geçmişe dair hiçbir şey hatırlamayan, asabi, sadece adını bilen, adamantiyum kemikli bir adamla kalakalırız.

Yapısı itibariyle iyi zaman geçirten ve eğlendiren bir film olmasına rağmen X-Men hayranlarını pek tatmin ettiğini sanmıyorum, beni bile tatmin etmedikten sonra. Ryan Reynolds, Dominic Monaghan, Will i Am gibi yüzler süpriz sayılabilir belki.

IMDB Puanlaması : 6,9/10
La Santa Roja Puanlaması : 6/10

2 yorum:

Marjo on makeup frenzy dedi ki...

Beni delirtti bu film, çocukken X-men'in bilimum çizgi romanlarını alırdım, takip ederdim, o zamanlar tabii Türkiye'de çok fazla yayın yoktu, aylık 1 dergi vardı. Amerika'dan almaya çalışırdık önemli sayıları.. (Ben de ne gazmışım o zaman elin çizgi romanını okicam diye) Herneyse filmin konusu ile orijinalin uzaktan yakından tek bir alakası var o da "wolverine" kelimesi :P Yönetmen gişe yapsın diye resmen tribünlere oynamış, hikayeyi değiştirmiş. Ayrıca da tüm X-men'ler içinde en sevdiğim LeBeau yani Gambit'tir ve filmdeki şahıs Gambit olmamış.. Ayy arsız yorumcuyum ben de, neredeyse yazıdan uzun yorum yazdım, kovulmadan kaçayım :)

La Santa Roja dedi ki...

Gambit hakkında son derece aynı fikirdeyiz, şöyle ki "Ayrıca bu kadar karizma, bu kadar yenesi bir kapasitesi olan karakter bu kadar itici yapılabilir, bravo senaristler." Çizgi roman kültürü eksikliği çocukluğumda hep bir yara olarak kalacak ama :(