7 Mart 2010 Pazar

Metropia



Orjinal Ad :
Metropia
Yapım : 2009, İsveç / Danimarka / Norveç / Finlandiya
Yönetmen : Tarik Saleh
Süre : 86 dk

Bu seneki !f İstanbul, geçen seneki festivallere göre daha çok beğenimi kazansa da, sevgili patronumun hesapta olmayan bir toplantı yüzünden yurtdışındaki gün sayımı uzatması sebebiyle aldığım biletleri açığa aldırmak zorunda kalıp ancak 4 filmi izleyebildim. Kendisine işbu sebeple buradan sevgilerimi gönderiyorum. O 4'ten ilki olan Metropia, distopyasever bir birey olarak karanlık atmosferi ile beni fragmanıyla meraklandırmayı başarmıştı zaten. Merak kediyi öldürebilir ama sinefiller için yararlı bir dürtü bence.

Çok uzak olmayan bir gelecekteki Avrupa'da geçen Metropia'da, kahramanımız Roger bütün kentleri birbirine bağlayan metro sistemindeki isimlendiremediği birşeyden rahatsız olduğu için yasak olduğu halde işe bisikletle gidip gelmekte. Haritaya baktığımızda İstanbul'u da diğer şehirlere bağlayan bu güzergah yeni dünyanın sınırlarını ortadan kaldırdığı gibi heryerde İngilizce konuşulduğu için koca Avrupa bir ülke haline gelmiş durumda. Roger kafasının içinde sesler duymaya başladığında paranoyası had safhaya ulaşır. Hayallerinin kadını, kepek şampuanı kutusunda resmi bulunan Nina'yı bir gün metroda görüp takip etmeye başladığında metro ile ilgili kendisini rahatsız eden şeyleri de öğrenmeye başlar. Herkesin kullandığı bu şampuan sayesinde insanların zihinlerine girilip hareketleri kontrol ediliyordur. Şehrin altındaki sistemde dolaşan bu şampuan, çok daha büyük bir planın parçası olduğu gibi Roger da insanları izleme sistemindeki bir denekten başka birşey değildir. Roger'a çok benzeyen ve onu izlemekle görevli olan teknisyen, Roger'ı içinde bulunduğu tehlikeden korumak ve kurtarmak istese de sonunda başı yanan kendisi olur. Nina, Roger'dan bu sistemi çökertmek için yardım ister fakat kendisi şirket sahibinin kızıdır ve asıl amacı babasını ortadan kaldırıp başa geçmekten başka birşey değildir. Maalesef Roger bunu herşeyin sonunda öğrenir, sistemin başındaki adamı ortadan kaldırmayı başarsa da yerine Nina geçtiği için hiçbir şey değişmez. Roger en sonunda kendi hayatına döner ama bu bile yaşadığı olaylardan sonra kendisi için bir zafer olur.

Gerçek fotoğraflar kullanılarak yaratılan oldukça ilginç bir animasyon olan Metropia, Vincent Gallo ile Juliette Lewis'i de seslendirme kadrosuna alarak bu açıdan da ilgi çekiyor. İzlerken aklıma sürekli 1984'ü çağrıştıran öyküsü, bu konuya çok farklı bir bakış açısı getiremese de izlemesi oldukça keyifliydi.

IMDB Puanlaması : 6,2/10
La Santa Roja Puanlaması : 6/10

0 yorum: